Plastik Beyinci
   
 
  Fenci Bilim Adamları

İSAAC NEWTON

 ( 1642 - 1727 )

  İngiliz fizikçi ve matematikçi NEWTON, bir çiftçinin oğluydu ve doğumundan üç ay önce babası ölmüş, annesi ise yeniden evlendiği için oldukça yalnız bir çocukluk dönemi geçirmiştir.

Pek parlak bir öğrenci değildi ama uçurtma, yel değirmeni ve güneş saati gibi şeyleri yapmakta ustalık gösteriyordu.

Veba salgını sırasında üniversitesinin kapatılması üzerine, evde çalışırken iki büyük buluş

yaptı. Bunlar, matematik bilimini değiştirdi. Bunlardan birincisi Diferansiyel hesapikincisi ise

sonsuz serilerle açılım, binom teoremi, enterpolasyon ve sonlu farklar hesabını içermektedir. Kendi yazdığı kitapta ve Fransız şairi Voltaire?in kaleme aldığı hikâye göre Newton, bir gün

Woolsthorpe?deki evinin bahçesindeyken bir elmanın düşüşünü görerekyerçekimi kanununu

bulmuş, aynı arz etrafında ve gezegenlerin de güneş etrafında benzer şekilde hareket ettiğini

düşünmüştür.

"Her ne kadar batıda yerçekimi kanununun Newton?a ait olduğu söylense de ondan

asırlarca önce Kindî, Râzî, Bîrûnî, Hâzinî ve İbn-i Heysem?in eserlerinde yerçekimi kanunu

anlatılmıştır. Meşhur bilim tarihçileri Sigrid Hunke, Carr de Vaux ve Will Durant, Bîrûnî?nin

Newton?dan asırlarca önce yerçekimini bulduğunu ancak batılıların bunu anlamadığını ve

Newton?un da bu buluşu kendine mal ettiğini eserlerinde yazmaktadır."

Işığın prizmadan geçerken kırılmasını ve beyaz ışık tayfını incelemiş, kırılma indisinin ışığın

rengiyle değiştiğini tespit etmiştir.

Kanunları:

1. Her cisim, üzerine bir kuvvet etki etmedikçe veya etki eden kuvvetlerin bileşkesi sıfır

olunca durur veya düzgün doğrusal hareketine devam eder.

2. Hareketteki değişiklik, etkiyen kuvvetle orantılı, kuvvetle aynı yönde ve doğrultudadır.

3. Her etkiye karşı ters yönde ve eşit bir tepki vardır.

J.J. THOMSON 
 
Joseph John Thomson 1856da Manchester yakınlarında orta sınıf bir kitapçı ve yayıncının oğlu olarak dünyaya geldi. Ailesinin beklentilerine uygun olarak özel bir gündüz okulunda eğitim gördü. 
Babası oğlunun bir mühendis olarak yetişmesini istiyordu; onun için bir çıraklık ayarladı. Ancak boşbir yer için beklerken Thomson, 14 gibi dikkat çekecek kadar erken bir yaşta Owen Kolejinde okumaya başladı. 
 
Babası kısa bir süre sonra öldü. Çıraklık primini karşılayacak para yoktu ailede. Neyse ki Thomson Owen Kolejinde öğrenimini sürdürebilmek üzere bir burs kazandı. Orada J.H. Poynting ve Sir Arthur Schuster gibi seçkin bilim adamlarının etkisine girdi. Schuster, iyonlaşma ve gazlardan elektrik geçirme konularında ilerleme kaydetmiş yetenekli bir deneyciydi. 
 
1876da Thomson Cambridge Trinity Collegede matematik okumak üzere bir burs kazandı. Bir öğrenci olarak çok başarılı bir kariyere sahipti. 
 
1881de Kolejin üyeliğine seçildi. İlk çalışmaları, elektriksel olguların çeşitli mekanik modellerinin uygulanabilirliğini göstermek amacıyla biçimsel tekniklerden yararlanan matematiksel çalışmalardı. 
 
1884te çok az pratik deneyimi olmasına karşın, beklenmedik bir biçimde Deneysel Fizik Cavendish Laboratuarına, profesör unvanıyla, Rayleigbın halefi olarak seçildi. Aynı yıl Royal Society üyeliğine kabul edildi. Alman ve İngiliz düşünce okulları arasında süregiden uzun tartışma çerçevesinde gaz akışı üzerine çalışmaya koyuldu. 
 
Almanlar esirdalga kuramından, İngilizler ise tanecik modelinden yanaydılar. Bu tartışma onu elinizdeki metinde aktaracağımız deneylere yöneltti. ....... Thomson 1890da Rosa Pagetle evlendi. Biri oğlan, biri kız iki çocukları oldu. Oğlan büyüyecek ve kendi kendini ye tiştirerek önemli fizikçilerden G.P.Thomson olacaktı. Cavendishteki hiikümranlığı boyunca kendisine verilen "J.J." adıyla Thomson, yalnızca kendi deneysel araştırmalarıyla uğraşmakla kalmayıp, sorumluğunu üstlendiği bilim adamı grupları tarafından yürütülen sistematik araştırmaprogramlarına katkıda bulundu. 
  
J.J.Thomson evinde Bursları finanse edebilmek için düzenlenen lS51 Sergisinin gelirlerinden yararlanmak ve mezun öğrencilerin araştırma programlarına kabul edilmelerini düzenleyen üniversite kurallarını yumuşatmak,Thomsona güçlü bir araştırma okulu kurma olanağı verdi.
 
Okul yalnızca konusunda ilerlemekle kalmıyor, aynı zamanda Britanya İmparatorluğunun bürokratlarını da yetiştiriyordu. Bilimin örgütlenmesi Thomsonu fazlasıyla ilgilendiriyordu. Bilimsel ve Endüstriyel Araştırmalar Bölümününfonlar komitesinde ve bir üye olarak bölümün İstişare Heyetinde sekiz yıl boyunca çalıştı. Yatırım konularında özel biryeteneği olduğu söylenir. 
 
Kişiselolarak hali vaktinin yerinde olduğundan da şüphe edilemez. Thomson koyu bir dindardı ve kiliseye düzenli olarak devam ederdi. Thomson birçok açıdan İngiliz bilim hayatında Newtonkadar belirleyici oldu. 1906da Nobel ödülünü kazandı. 
 
1915de 1920ye kadar Birinci Dünya Savaşı boyunca etkinliklerini yöneterek Royal Societye başkanlık etti. 1915de Trinity Collegein başına geçti. 1919da yerini Ernest Rut herforda bıraktı. Ancak aktbilimsel çalışmasını sürdürdü. 1940da öldü. 

John Dalton
(1766-1844)

 
İngilterenin Eaglesfield, Cumberland da doğan Dalton, maddenin atom kuramına yaptığı katkılarıyla modern fiziksel bilimlerin kurucuları arasına giren İngiliz kimyacı ve fizikçidir.

Queker mezhebinden bir dokumacının oğlu olan Dalton, henüz 12 yaşındayken Cumberlandtaki bir Quaker okulunun yönetimini üslendi. İki yıl sonrada kardeşi ile birlikte Kendaldaki bir okulda öğretmenliğe başladı ve 12 yıl bu okulda çalıştı. O yillarda İngiltere kilisesine bağlı olmayanlar Cambiridgede ve Oxford üniversitelerine alınmadığından,  Presbiteryenler Manchesterda, hem papaz adaylarına  hem de halktan kişilere üst düzeyde  nitelikli öğretim olanağı amaç edinen New Collegei kurmuşlardı. Dalton bu okuyda bur süre matematik ve doğa felsefesi öğretmenliği yaptıktan sonra 1800de Manchester Edebiyat ve felsefe derneğinin sekreterliğini üstlendi. Hem halka açık hemde özel matematik ve kimya dersleri vermeye başladı. 1817de Felsefe derneğinin başkanlığına getirildi ve ölümüne değin bu ünvanını korudu.

Öğretmenliğinin ilk dönemlerinde yetenekli  bir meteorolog ve alet yapımcısı olan zengin bir Quakerin etkisiyle matematik ve meteoroloji konularıyla ilgilenmeye başladı. 1787de  başlattığı ve yaşamının sonuna değin sürdürdüğü ilk bilimsel çalışması, yaşadığı göl bölgesindeki iklim değişikliklerini inceleyen ve 200.000in üzerinde kayıtın yer aldığı bir günce tutmaktı.1793te "Meteorological Observations and Essays ( Meteorolojiye ilişkin gözlemler ve Makaleler ) adlı kitabını yayımladı. Daha sonra bitki ve böcek örnekleri toplamaya girişti. 1787de tanık olduğu bir kutup ışığı ( atmosferdeki elektrik çalkantılarının etkisiyle gökyüzünde oluşan kimi zaman renkli şekiller) olayından etkilenerek bu konuyu araştırmaya yöneldi. Kuzey yarı kürede izlenen kutup ışığı olayları üzerine yazdıkları,  öteki bili adamlarından bağımsız olarak geliştirdiği kendi özgün düşüncesinin ilk ürünlerindir.
 
Kutup ışıkları araştırmaları sonucunda Yerin magnetikliği ile kutup ışınları arasında bir ilişki olması gerektiği sonucuna vardı: " Önceki bölümlerden elde edilen bulgulara göre kutup ışığı ışınlarının demire benzer bir yapıda olduğunu düşünmek zorundayız, çünki başka hiç bir madde magnetik değildir. Böylece atmosferin üst bölümlerinde demirin ya da daha doğrusu mıknatıs çeliğinin kimi özelliklerine sahip esnek bir akışkanın bulunduğu ve bu akışkanın magnetik özelliklerinin etkisiyle silindir biçimli ışınlar durumunu aldığı sonucuna varırız".

Dalton, meteoroloji alanındaki araştırmaları sonucunda, alize rüzgarlarının yerin kendi çevresindeki dönme hareketinin ve sıcaklık farklılıklarının etkisiyle oluştuğu düşüncesini geliştirdi, ama bu kuramın daha önce 1735te George HADLEY tarafından öne sürüldüğünden habersizdi. Ayrıca Baromatre (basınç ölçer ), termometre ( sıcaklık ölçer ) higrometre (nem ölçer ), yağmur bulutlarının oluşumu, atmosfer neminin yapısı,dağılımı ve buharlaşması ile Çiy noktası kavramı üzerine makaleler yazdı ve bunları Felsefe Derneği önünde okudu. Dalton, yağmurun, atmosfer basıncındaki değişikliklerden değil, sıcaklığın düşmesinden kaynaklandığını ilk olarak belirledi. Suyla yaptığı çalışmalar sonucunda suyun yoğunluğunun en yüksek olduğu sıcaklığı +5,80C olarak belirledi ( bu değer daha sonraları 3,970c olarak düzeltildi). Ayrıca kendisinde ve kardeşinde bulunan renk körlüğü üzerine, başka bilim adamlarıyla birlikte incelemeler yaptı ve "Extraordinary Facts Relating to the Vision of colors"  ( 1794; Renklerin Görülmesine İlişkin Olağandışı Olgular) başlıklı makalesini yazdı.
 
Dalton çevresinde bulunan ama henüz çözümlenmemiş bir çok problemi kolayca saptama becerisine sahip ve çok çeşitli konular üzerinde araştırmalar örgütleme yeteneğine sahipti. Bir dizi veriden kolayca bir kuram çıkarabiliyordu. Dehasının en çarpıcı ürünlerini 19. yüzyıla girerken başlattığı kimyasal çalışmalarıyla verdi. New Collegede altı yıl boyunca kimya dersleri vermesine karşın, kimya araştırmaları alanında hiç deneyimi yoktu. Bu alandaki çalışmalarına da gene sezgi gücü, bağımsız düşünme ve var olan olgulardan kalkarak kurama varma yetisine dayanarak girişti.

Gazlar üzerine yaptığı ilk çalışmaların sonucunda kendi adıyla tanınan "Kısmi Basınçlar Yasası"nı buldu. Buna göre değişik gazlardan oluşan bir karışımın basıncı, bileşimde yer alan gazlardan her birinin tek başına uyguladığı kısmi basınçların toplamına eşitti. Dalton aynı deneylerden, gazların mutlak sıcaklıklarıyla doğru orantılı olarak genleştiklerine ilişkin yasayı geliştirdi ( bu yasa Dalton tarafından geliştirilmiş olmakla birlikte bu gün Charles Yasası olarak bilinir) Bu araştırmalarından elde ettiği bulgulardan kalkarak, gazların suda çözünürlüğünün kanıtlayan ve yayınım (difüzyon ) hızlarını belirleyen yeni deneyler gerçekleştirdi. Atmosferin yapısına ilişkin araştırmaları sonucunda da, kimyasal bileşimin 4500 m yüksekliğe kadar sabit kaldığını buldu. Kimyasal elementlerin gösterimine ilişkin bir simgeler sitemi geliştirdi ve elementlerin bağıl atom ağırlıklarını saptadıktan sonra 1803te bunları bir tablo halinde düzenledi. Ayrıca, kimyasal bileşiklerin, Elementlerin ağırlıkça belirli basit oranlarda birleşmeleriyle oluştuğuna ilişkin kuramını ortaya attı; bu kuram daha sonraları belirli ve katlı ağırlık oranları yasalarının geliştirilmesine temel sağlayacaktı. Bütan bileşiğini bulan Dalton, eterinde yapısını çözümleyerek kimyasal formülünü kurdu. Son olarak ta en önemli çalışması olan ve tüm elementlerin atom adını verdiği aynı ağırlığa ve aynı yapıya sahip olan çok küçük ve bölünemez parçacıklardan oluştuğunu öne süren atom kuramını geliştirdi.

Daltonun çalışmaları ve çoğu New System of Chemical Philosophy ( 1808, 1810, 1827, 3 cilt; Yeni Kimya Felsefesi Sistemi) adlı yapıtında toplanan yazıları, yöntemlerinde bağımsız ve özgün, başka çalışmalardan yararlanmak konusunda çekingen, hatta bunun  kendisini sık sık yanılgılara sürüklediğine inanan  bir bilim adamının, olgulardan ve düşüncelerden sentezlere ulaşma dehasını çarpıca bir biçimde sergiler. Çok az dostu olan, hiç evlenmeyen neredeyse bir münzevi yaşamı süren,Dalton, kendini tümüyle bilimsel sorunlara çözüm bulmaya adamıştı.

1882de Royal Societynin üyeliğine seçilen ve 1826da bu derneğin altın madalyasıyla ödüllendirilen Dalton Fransız Bilimler Akademisinin muhabir üyeliğine kabül edildi. Ayrıca İngiliz Bilim geliştirme Derneğinin kurucularındandır.

James Watt
(1736-1819)

 

James Watt, James Watt modern buhar makinasının kaşifi.

19 Ocak 1736 da Greenockta doğdu, 19 Ağustos 1819 Heathfieldte öldü. İskoçyalı mucit ve fizikçi.

19 yaşındayken bir cihaz imalatçısının yanında çalışmaya başladı. Daha sonra kendi başına işyeri açarak çalışmaya devam etti. Fakat izinsiz olduğu için işyeri kapatıldı. Üniversite Watta sahip çıkarak onu laboratuarlarında cihaz yapması için işe aldı. Üniversite profesörleri Wattın kabiliyetini fark ederek onu yetiştirmeye çalıştılar.

Watt ilk olarak 1705 senesinde Thomas Newcomenin yaptığı buhar yoğunlaştırıcı silindir üzerinde çalışmalarına başladı. Bu çalışmalarında buharın, basıncın ve sıcaklığın tesirlerini deneylerle tespit etti. Deneylerde bulduğu önemli husus silindire giren buharın sıcaklığı kadar silindirin de sıcaklığının yüksek tutulması olmuştu. Daha önce yapılan buhar makinalarında silindir soğuk olduğu için buhar yoğunlaşıyor ve makina verimi düşüyordu. Bu prensiplerle ve hareketle Watt, dik hareketli buhar makinaları yapmaya başladı. 1781 senesinde ise dik hareketi döner hareket haline çeviren buharlı makinayı yaptı. Bu buluşunu silindir içindeki pistonun hem alt hem üst kısmına buhar basıncı tatbik ederek iki yönlü kullanma imkanı tanıyan çift hareketli buhar makinası takip etti. Böylece makina güç kapasitesi iki kat artmış oluyordu. Buhar basıncını gösteren ilk buhar göstergesi de Watt tarafından yapılmıştır.

Watt yüksek basınçlı buhar sistemlerine geçişin hazırlayıcısı, termodinamik prensiplerin birçoğunun bulucusudur. Modern buhar türbinlerindeki devir kontrol regülatörü de Wattın ortaya çıkardığı kontrol prensibine göre çalışır. Beygir gücü ve Watt kavramlarının güç ifadesi olarak kullanılması da Watt tarafından başlatılmıştır.

Gökay Gök
 
Facebook beğen
 
Hava Durumu
 

Sitene Hava Durumu Ekle
Faydalı Linkler
 
Günün Sözü
 
 
Bugün 5668 ziyaretçi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol